9 Aralık 2012 Pazar

Etiler Çamlık Ocakbaşı

   Etilerin belki de en güzel kebabçısı olarak benim gönlümde yerini alan bir yer Etiler Çamlık Restaurant. Etleri ve mezeleri inanılmaz güzel.
Çamlık Ocakbaşı’nın geleneksel lezzetlerini,tatmak isterseniz size şöyle söyliyim; Adana kebabını mutlaka deneyin.  Bene Etilerin kebabda ki lezzet yeri bu yer. 



   Türk mutfağının baş tacı, mangalın vazgeçilmez lezzeti, ete en yakışan yegane tat; kebabı Etiler'de lezzet şölenine dönüştüren nezih bir mekanla tanıştırıyorum sizi. Menüsünün baş rolünü kapan kebap çeşitleri arasında kendinizi kaybedebileceğiniz zenginlikte lezzetler ile midenize birkaç dakikaya kadar şölen yaşatmaya hazır olun! Türkiye'nin her yöresine has enfes tatları; Tarsus'undan Urfa'sına, yoğurtlusundan Sarma beytisine kadar, bütün cezbedici ve doyumsuz tatta kebapların arasında kebaba karşı ilginiz bir kez daha artacak.



  Geçen hafta Galatasaray - Braga maçını izlemeye babam ve kardeşimle gittim buraya. Heralde 4 yıldır gitmemiştim. Çamlık Restaurant'ın içi baya değişmiş. El değiştirmiş çünkü. Bu yüzden de daha moder olmuş burası kesinlikle. İşte gittik maç izlemeye gayet güzel ilgi alaka fakat bir ara ocakbaşının havalandırma fanı terk çalıştı galiba ve içerde boğulduk. Gözlerimiz yandı ve nefes alamadık. O soğukta da camları açmak müşterilerin aklına geldi yoksa garsonlara göre içerde dumanda yok birşeyde. Gerçekten bu biraz garipti. Şimdi size Çamlık Ocakbaşı'nın örnek bir menüsünü vericem. Aslında bu benim yediğim menü. Laf açılmışken dünyada en sevdiğim salata türü "gavurdağı salata". İnanımaz seviyorum 3 tabak yedim ordada.



  Örnek Menü :  Tulum Peyniri, Tereyağ ve puf ekmek. Ardından, Fındık Lahmacun, Gavurdağı Salata, Çiğköfte, Közde soğan ( bu inanımaz birşey inanılmaz kesinlikle közde soğan yemenizi öneriyorum ), Serpme Meze (Acılı Ezme, Haydari, Patlıcan sosu, Turşu), Kebap veya tavuk kanat, tavuk şiş, Tatlı ve Meyve üstüne de çay içtik.



  Çamlık Restaurant ve Ocakbaşı, 38 yıl önce geleneksel tariflerini de yanına alıp, Etiler’in ara sokağına yerleşti. Önce babalarımız keşfetti Çamlık’ı, sonra "Haydi bugün ailece bir yemeğe gidelim" deyip bizi de dahil ettiler bu samimi ortama. Çamlık Ocakbaşı’nda geleneksel lezzetler en güzel sohbetlerle yoğrulup önümüze geldi. Yıllar geçtikçe müptelası olduk, kendi arkadaşlarımızı aldık, koştuk muhabbete. Uzun lafın kısası: her mevsim yemek, her mevsim samimiyet, her mevsim keyfi için Çamlık Restaurant ve Ocakbaşı olabilecek en doğru tercih! Şimdiden Afiyeeeet olsuuuuun :)


ADRES :
Çamlık Mevkii İhsan Aksoy Sokak No:6/B 
Etiler / İstanbul
Telefon: 0212 265 36 25 - 265 73 88

4 Aralık 2012 Salı

Bilgi Üniversitesi Eski So Cafe Yeni Friends Cafe




Ben Bilgi Üniversitesi 2.sınıf öğrencisiyim. Normalde 1 sene İstanbul Üniversitesi'nde okumuştum sonra sevmeyip okulu buraya geldim. Bilgi Üniversitesi'nde okuyan herkes bilir So Cafe'yi yani yeni adıyla Friends Cafe. Eminim herkes gereksiz pahalı oluşu ve yemek kalitesinin çok düşük olduğundan şikayetçidir. Burada öğrenci menüsü denilen şeyin gereğinden fazla pahalı ve yemek kalitesinin aşırı pahalı olduğu bu cafe de herkes oturup ders çalışır sohbet eder. Hele kış aylarında yer bulmak imkansızdur. Fakat gelelim yemeklerine. Burası kendi okulum fakat bu cafenin işletmesini dışarıdan birileri yapmaktadır. Yıllardır Üniversitemizin başına gelen öğrenci birliği yemeklerin kalitesini arttırmak ve fiyatları aşağı çekmeye uğraşmıştır fakat nafile. Öğrenci menüsü 8 tl civarlarında. Bu eski okulum İstanbul Üniversitesinde 75 kuruştu ve size temin ederim buradaki öğrenci menüsünden daha çok çeşit vardı ve daha lezzetliydi. So Cafe'de yemeği alıyorsunuz ve o kadar az koyuyolarki hani kendimi gülmemek için zor tutuyorum. Ya şaka gibi gelicek ama gerçek resmen 3 tane nugget koyuyorlar. Ben yani ne diceğimi şaşırıyorum ağzım açık kalıyor. Hani dalga geçermiş gibi kuş kadar yemek. Çorbalar deseniz tadları hepsinin berbat. Hani bari 8 tl civari öğrenci menüsü bari birazcık güzel yapında içilebilir olsun. Asıl önemli nokta öğrenci menüsü haricindeki diğer BÜTÜN diğer yemeklerin inanılmaz pahalı olması. Geçen gün salata aldım ve yemin ederim o kadar azdı ki anlatamam. ve 12 TL verdim o salataya. Özel Üniversite diye ne kazıklarsak kardır mantığı ile çalışan bir müessese burası. Keşke okulumuza daha uygun fiyatlı ve kaliteli yemek sunabilicek ve So Cafe'ye alternatif bi yer açılsa. Eminim herkes benim yakındığım şeylerden yakınıyordur.



Ikea'nın İçindeki Restaurant






İkea denince akla kocaman bir mağaza ve ev eşyalarıyla dolu bir mağaza gelir. Fakat İkea'nın içindeki o mükemmel restaurantı es geçmemek lazım. İkea'ya giden hrkes mutlaka o restauranttan bişiler yemiştir. Yemeyen yoktur ordan bişiler. İkea köftesi ile meşhur olmuş bir yerdir. Herkesin evine kilolarca aldığı İkea köftesi ve onun mükemmel sosu da işin cabası. İkea restaurantında kahvaltı da bulunmaktadır. Hatta kahvaltı 09.00 ile 10.30 aradı 5 TL gibi komik bir rakam karşılığında yenmektedir. 10.30'dan sonra normal yemek servisi açılmaktadır. Somon, köfte, tavuk, şinitzel, salata, sandviç gibi bir çok lezzet vardır. Özellikle de isveç lezzetleri ön plandadır. İkea bir İsveç firması olduğundan ikea köftesi aslında isveç köftesidir. İsveç tatlıları da çok meşhurdur. Bu arada söylemeyi unutmadan içecekler belli bir ücret karşılığında sınırsız içiliyor. Bir kişi 10 tl vererek hem içecek hemde yemek alabilir. En güzeli buranın çocuklara da hitap etmesi. Çocuk menüsü 3 tl vede içinde nugget sebze ve püre var. Genelde annem bu menüyü yemeyi çok seviyor. Herkesin mutlaka İkea'ya gittiğinde dinlenmek bahanesiyle güzel bir yemek yiyeceği bir yer. Şimdiden afiyeeeet olsun :)

                                          İkea Köftesi ( İsveç Köfte sos ile )



21 Kasım 2012 Çarşamba

Etiler Mado

   Bugün canım salep çekti evden çıkıp Etiler Mado'ya gittim. Evime yakın olduğundan burayı çok seviyorum. Mado hayatımıza girdiğinden beri benim dondurmayı severek yediğim bi yer olmuştur. Çok çeşit dondurmaları ile kalbimi feth etmeyi başaran bir işletme. Daha bu yıl MADO'nun açılımını öğrendim. Bu kadar yıldır gittiğim için de kendimden utandım daha yeni çğrendiğim için. Maraş Dondurma demekmiş MADO. Mado'nun sabah kahvaltıları da enfes çok severek kahvaltı yapıyorum. Yazın ve kışın tercih edilen bi yer. Hem kapalı hem açık yeri var Etiler'dekinin.



  Evet bugünden bahsediyodum. Bugün canım salep çekti ve içmeye gittim. Mado'nun salepi gerçekten bu kış aylarında iyi bir tercih. Servis de iyi sizinle ilgileniyorlar. Fakat valedeki görevli beyfendi biraz terbiyeden yoksun. Fiyat bakımından da aşırı pahalı değil. Arkadaşlarınızla keyifli vakit geçirip yemek yemekten zevk alacağınız bir yer. Ben genellikle Etiler'e gittiğim de Mado'ya oturmayı tercih ediyorum. Zatende Etiler'de Cafe Crown kapandıktan sonra tercihler Mado'ya döndü. Ben bir kere gitmenizi tavsiye ederim.

Evim Sensin

      Bu aralar sinemaya çok gittiğimden yemek ve gezi bloguma filmleri de eklemeyi tercih ettim. Her hafta 1 filme mutlaka gidiyorum artık. Evim Sensin filmi çok ilgimi çekmişti metroda gördüğüm afişlerden sonra hemen gitmek istedim. Filmin özetini vermek istiyorum ilk önce size :  Leyla, eşinden ayrıldıktan sonra baba evine döner. Hayatının en zor 4 yılına girdiğinden habersizdir. İskender ise yetimhanede büyümüş, yalnız yaşamış ve hayatı boyunca hiç evi olmamış bir adamdır. Aralarında filizlenen aşk hızla ilerler, aradıkları mutluluğu birbirlerinde bulurlar. İkisinin özene bezene kurduğu dünyanın  üstüne bir kâbus çökene kadar, İskender’in evi artık Leyla’dır. 
     Filmin şu özelliği çok hoşuma gitti izlediyseniz mutlaka bana hak verirsiniz. Filmin ilk yarısında film insanı çok güldürüyor ikinci yarısında ise ağlatıyor. Bu bakımdan çok hoşuma gitti. Bir filmin hem güldürüp hem ağlatması ender rastlanan bir özellik. Oyunculara gelirsekte Fahriye Evcen'in oyunculuğu berbat hiç beğenmedim. Çok yapmacık belkide filmde aptal rolünü oynadığı için bana öyle gelmiştir. Filme gitmeden bunun bir güney kore filminden kopyalandığını okumuştum. Güney Kore'de çekilen filmi izlemedim fakat geçen yıl "Beni Unutma" diye bir film izlemiştim 2011 yapımı. O filmin aynısı olduğu kesin. Konu aynı olduğundan bu film beni çok ağlatmadı ve derinliklerime işlemedi. Eğer 
giderseniz keyifli seyirler diliyorum hepinize :) 


Filmin Fragmanı için : http://www.youtube.com/watch?v=dsZpFbSzbZk

Skyfall

Geçen hafta James Bond'un 23.filmi Skyfall ' a gittim. Alışık olduğum 007 filmlerinden farklıydı bu seferki. Daha az aksiyon vardı hatta hiç yoktu gibi. Aksiyonsuz ve Bond kızının olmadığı bir film bu. Bond kızı var aslında ama o kadar az yerde oynuyor ki Bond kızı olduğunu bile anlamıyorsunuz. Çünkü filmdeki olaylardan 10 dakika sonra ölüyor. Ayrıca bu filmin bazı sahneleri Türkiye'de çekilmiş fakat inanılmaz şekilde sinirlendirdi beni. İstanbul'un mükemmel yerleri var ve böyle 2 kıtayı birleştiren başka bir şehir yoktur dünyada. Bunlara rağmen İstanbul'un en köhne en kötü yerlerini çekmişler ve İstanbul'u inanılmaz kötü tanıtmışlar. Eminönü ve o civarlarını çekip polislerimizide kötü göstermişler. Bizim Yunus Polislerin motorları son model fakat filmde 1970'den kalma motorsikletler kullanılıyor ve öyle tanıtılmış. Daha da kötüsü filmin birazıda Fethiye'de çekilmiş. Arkadan kıroca sesler koymuşlar hadi iç hadi falan diye ya Türk insanını da kötü göstermişler çok sinirlendim. Eminim sizde seyrettiğinizde bana hak vericeksiniz. Son olarak James Bond karakterini canlandıran adam artık çok yaşlanmış. Umarım diğer filmde oynamaz daha genç birini bulurlar. Benim eleştirilerimden sonra film ile bilgileri vermek istiyorum.

Yönetmen : Sam Mendes
Senaryo:  John Logan
Yapım : 2012 - ABD
 
Oyuncular Daniel Craig, Javier Bardem, Ralph Fiennes, Ben Whishaw, Judi Dench, Naomie Harris, Helen McCrory, Albert Finney, Ola Rapace, Michael G. Wilson, Kris Dillon Jr., Craig Izzard, Carol Bunting, Bérénice Marlohe, Rory Kinnear, Tonia Sotiropoulou, Johanna Jeff
 
Bond’un M’e karşı sadakati sınanacaktır, çünkü M geçmişiyle yüzleşmeye başlar. MI6 saldırıya uğrayınca, kişisel bedeli ne olursa olsun 007’nin tehdidi bulup yok etmesi gerekecektir.

Filmi fragmanı ; http://www.youtube.com/watch?feature=player_embedded&v=SsvkMD_jWzk

14 Ekim 2012 Pazar

Seviyesiz İşletme Leo Beach

Bu yaz tatilde Datça'daydım. Datça tek kelimeyle mükemmel bir yer. Denizi, kumu, güneşi tek kelimeyle mükemmeldi. Datça'da Aktur Tatil Sitesi'ne arkadaşımın yazlıpında 10 gün kadar kaldım. Evde hizmetli kadın çok güzel yemek yapamadığından mecburen Leo Beach diye aşırı kazık ve iyi bir tek yönü bile olmayan bu restauranta kaldık akşam ve öğle yemeklerimizde. 

Bir kere inanılmaz şişirilmiş fiyatları İstanbul'daki midpoint ya da numnum gibi standart yerlerin 2 katı. Ayrıca herşeyi paraya çevirmişler. Mesela akşam orada türk kahvesi içiyorduk. Normalde yanında türk kahvesinin su geliyor. Bize getirmiyorlar ki ekstradan para ödiyip alalım diye. Suyu aldıktan sonra getiriyorlar. İnanılmaz para göz bi yer. Bunun yanında garsonlar inanılmaz terbiyesiz. Müşteri ile konuşma ne demek ondan bir haberler. Örnek veriyorum; arkadaşımın yemeği geldi gardon dediki senin yemek karışmış sen beklicen daha bekle bekle birşey olmaz zaten dedi. Ben içimden SEN kim dedim. Sen diye bir hitap şekli olamaz. Benim ne arkadaşımsın sen ne de akranım. Yemek bir geldi fiyatına göre berbat. Hiç tadı bile yok. Ayrıca son olarak giderken bu olayı müdürüne şikayet ettim biraz garsonlarınıza konuşma eğitimi verin diye. Fakat müdür de pek takmadı. Hani öyle bir tavırları var ki sanki onlar bize değilde biz onlara muhtacız gibi. Gerçekten böyle insanların eline işletme verince böyle saygısızca sonuçlar çıkabiliyor. Diceksinizşimdi nefret kustu fakat gerçekten ben çok yerde yemek yedim ve hiç böyle seviyesiz bir işletme görmedim. Size tavsiyem Datça'ya giderseniz Aktur Tatil Sitesi'ne siz siz olan sakın buraya uğramayın. Ayrıca Leo Beach'in bir şubesi daha Bodrum'da varmış. Orası hakkında hiç bir fikrim yok .

14 Nisan 2012 Cumartesi

Katık Döner

 


  Katık Döner, Hatay'ın özel bir yemeğidir. Aslında ben katık ile dershaneye giderken tanştım. Beşiktaş'ta bir restaurantının olması ve de fiyatların gayet uygun olması beni çekmişti ilk başta. İlk gördüğümde bu restaurantı "bu katık da ne?" demiştim. Yeni bir tat denemek için girdiğimde buranın doğru bir yer olduğunu anladım :) Katık; özel domates sosu ve özel Hatay lavaşı ile yapılıyor. Aslında bu da yediğimiz sıradan et-tavuk dönerlerden farklı olmasını sağlıyor ve bize yeni bir tat deneyimi yaşatıyor.

  Restauranta girdiğinizde sol tarafınızda sıra sıra tavuk ve et döner çeşitli katıkları görüyorsunuz. Hepsi simetrik bir şekilde ve hepsi aynı bir şekilde sıralanmışlar. Elinizde yemek istiyorsanız hemen aşağıdan alabilirsiniz fakat oturarak yeme taraftarıysanız yukarıda yer bulmak zor çünkü inanılmaz kalabalık bir yer. Fiyatın ucuz ve tadın lezzetli olmasından dolayı burası çoğu öğrencinin ve Beşiktaş'ta gezenlerin uğrak yeri haline gelmiştir. Evet.. yukarı çıkınca umarım oturucak yer bulursunuz. Ben ve arkadaşlarım çoğu zaman sıra bekliyorduk ya da tanımadığımız bir insanla aynı masada oturmak zorunda kalıyorduk.



  Sipariş verirken o müessesenin yaptığı menülere bakmanızda fayda var çünkü ayrı ayrı söylediğinizde daha pahalı oluyor. Ben iki yıl önce gittiğimde dönerler daha ucuzdu. Şimdi ise ete ve tavuğa zam geldiğinden dolayı pahalanmış durumda. Ben yediğim zamanlar tavuk katık ve ayran 4TL'idi şimdi ise tavuk katık ve ayran 5TL. Eğer et tercih edersenizde 6TL. Beşiktaşta aslında çoğu restaurant ucuz. İnsanların çoğu öğrenci olduğundan (dershane cenneti beşiktaş diyorum ben aslında) restaurantlarda müşteri çekmek için birbiriyle ucuzluk yarışına giriyorlar.



  Eğer sıradan et ve tavuk dönerden sıkıldıysanız size Beşiktaş Katık Döner'i öneriyorum. Sıradanlığınızı bozucak bir tat. Ben kendimden örnek verirsem; dershane yıllarında artık döner yemekten bıkmıştım. 10 yıllık döner ihtiyacımı 1 yılda aldım nerdeyse :) O yüzden size burayı öneriyorum.. Afiyet olsun

6 Nisan 2012 Cuma

31. İstanbul Film Festivali

  İlk önce size bu İstanbul Film Festivali'nin geçmişinden kısa bir özet vermek istiyorum.  Uluslararası İstanbul Film Festivali ilk kez 1982 yazında, Uluslararası Film Festivali kapsamında, "Sanatlar ve Sinema" temalı altı tane filmin gösterildiği bir "film haftası" olarak gerçekleşti. Etkinliğin "Uluslararası İstanbul Sinema Günleri" adı altında İstanbul Film Festivali süresince devam ettiği 1983 yılında, br ay boyunca sinemaseverlere 36 yabancı film sunuldu.



  Ben okulumun verdiği bir ödev sayesinde bu film festivali ile tanıştım. Daha önce hiç gitmemiştim. Aslında tanışmam da bir bakıma iyi oldu çünkü gerçekten beğendiğim ve iyiki İstanbul'da yapılmış dediğim etkinlikler arasına girmeyi başardı. Ben festival başladığından bu yana (31 Mart'ta başladı) 2 tane filme gittim. Bu hafta içerisinde 3 Nisan ve 5 Nisan tarihlerinde birer filme gittim. İlk başta hangi filme gidiceğime çok kararsız kalmıştım fakat sonra Biletix'in sitesinden filmlerin özetlerine ve hangi tarih saat kaçta onlara baktım. Biletix'i bu konuda kutluyorum gerçekten bu festival hakkında hiç bir fikir sahibi olmayıp da film seçecekelr için çok kullanışlı bir site düzenlemesi yapmış. Siteye girdiğinizde önünüze bir takvim çıkıyor. Ordan saatini ve nerede gitmek istediğinizi seçiyorsunuz. Çoğu sinema salonu Taksim ve Beyoğlu'nda. Ben Taksimde'ki Fitaş'a gittim. Taksim Fitaş bizim bildiğimiz sinema düzeninden çok farklı. Bi kere koltuklar düz yani normal sinemalarda aşağıya doğru bir eğim vardır herkes görebilsin diye burda o yok. Ve açıkçası boyum kısa olduğundan çok zorlandım fimi görebilmek için altıma mont koydum alt yazıları okuyabiliyim diye. Hadi filmler ingilizce olsa aly yazıyı okumadan izleyebilicem fakat gittiğim filmlerin bi tanesi Norveççe diğeride Fransızcaydı. Durum böyle olunca filmi izlemek için bel ağrıları geçirdim.

  İlk gittiğim filmi inanılmaz beğendim. Şeytan Adasının Kralı diye bir film. Film gerçek bir hikayeye dayanıyor. Merak edenler için filmin özetini aşağıdaki link de paylaşacağım. Film çok sürükleyici. Umarım önümüzdeki günlerde tekrar gösterilir ve sizde gitme şansını yakalarsınız. En çok beğendiğim olay ise bu festivalde izlediğim bu filmden sonra yönetmenin konuk olarak biz izleyiciler ile sohbet edip, merak edilen soruları yanıtlamasıydı. İlk defa başıma böyle birşey geldiği için çok heyecanlandım ve açıkçası çok sevindim :) Dün gittiğim filmin adı da Yukarıdaki Çocuk. Bu film biraz sıkıcı yani hep aynı şeyler oluyor filmde. Ama teması güzel. Bu filmi merak edenler içinde özetini içeren bir link paylaşacağım.

Yukarıdaki Çocuk adlı filmden bir sahne

Şeytan Adasının Kralı'ndan bir sahne




   Sürükleyici, rengârenk, heyecanlı, ödüllü filmler ve 200’den fazla film gözünüze görünmek, aklınızda yer etmek, sizi güldürmek, şaşırtmak, düşündürmek için sırada bekliyor. 31. İstanbul Film Festivali 31 Mart–15 Nisan tarihlerinde 200’ü aşkın filmden oluşan kapsamlı bir programla sinemaseverlerle buluşuyor. Herkese tavsiye edebiliceğim bol bol film izleyebiliceğiniz ve filmlerin 5 TL olduğu bir Festival. Şimdiden hepinize iyi seyirler diliyorum  :)




Şeytan Adasının Kralı : http://www.biletix.com/etkinlik/N603C/TURKIYE/tr

Yukarıdaki Çocuk : http://www.biletix.com/etkinlik/N605C/TURKIYE/tr




Filmlerin gösterildiği yerler: 31. İstanbul Film Festivali, 31 Mart-15 Nisan arasında Beyoğlu'nda Atlas, Fitaş 1 ve 4, Pera Müzesi, Nişantaşı'nda CityLife (City's) ve Kadıköy'de Rexx sinemalarında gösterilecek.

İnci Pastanesi


  100 küsür yıldır Beyoğlu’nda aynı yerde hizmet veren İnci Pastanesi’ nin sahibi Luka Zigoridis'dir. Bu pastane Beyoğlu'nda en pöpüler olan yerdir bence. Sanırım bu şöhreti, İstanbul’daki ilk profiterol’u yapan işletme olmasından kaynaklanıyor. Söylentilere göre profiterolu bulan pastane olarak da biliniyor. 

 İnci Pastanesi' ndeki masalarda oturmanın farklı bir psikolojisi vardır. Bir yandan tatlının lezzetine odaklanırsınız bir yandan da o masada sadece profiterol yemek için oturduğunuzu, sohbet etmekle zaman geçirirseniz diğer insanları ayakta kalmasına sebep olacağınızı düşünüp masayı fazla zaman harcamadan boşaltırsınız. Hızlıca profiterolüniüzü yemek zorunda olduğunuz bir yerdir. İçerisi çok küçük ve sıkışıktır. Bazen de hiç tanımadığınız biriyle aynı masada oturmak zorunda kalısınız. Bu bakımdan benim pek hoşuma gitmiyor. Ben daha çok yemeğimi yerken tadını çıkara çıkara, sohbet ederek yeme taraftarıyım. Durum böyle olunca insanlar haldır huldur önündeki profiterole saldırıyor ve tadına varamadan o tabak bitmiş oluyor.
 

 İnci Pastanesi'nin sahibi şu sözlerle profiterolün sevilmesini ve tanınmasını anlatmıştır; “Kaliteli un ve yağ ile krema ve soslarıyla uğraşarak çorba parası çıkarmaya çalışıyorduk. Ne yapardık, nasıl yapardık da insanların aklından çıkmayan bir yer olabilirdik. Sattıklarımızla anımsanıp, insanların yolları bizim dükkana çıkmalıydı. Çıraklığımdan beri kafamı buna yorardım. Profiterolü böyle bir gerekçeyle damağımıza uygun bir lezzet haline getirdim” diyor.



 Yazımın sonunda belirtmen istediğim bir kaç bişi var. İlk olarak; ben bu pastaneye küçüklüğümden beri giderim. Tarihi dokusu ve hiç değişmemiş olması ( modernize edilmemiş) beni kendine çeker. Fakat olmazsa olmaz değildir bence. İçerideki görevliler çok asık suratlıdır. Bişi istemeye kalkmayın aman diyim ! Hiç bir yerde böyle asık suratlı insanlar göremezsiniz. İkinci olarak da; bence gereksiz bir abartılma söz konusu. Ben açıkçası Emek Pastanesi'nin profiterollerini daha çok seviyorum ayrıca tadı daha güzel. İnci Pastanesi'nin profiterolündeki çikolata sosundaki yoğun un tadı da yerken beni rahatsız ediyor. Son olarakda profiterolü tabaklara koyan kişi çorba kaşığı ile koyduğundan ortaya hoş bir görüntü çıkmıyor açıkçası. 

  Herkesin öve öve bitiremediği İnci Pastanesi'ne bir daha gittiğinizde bir de benim yazdıklarım gözünden bakarsanız bana eminim hak vericeksiniz. Müessese gereksiz bir pahalılık içinde fakat suya ücret almıyorlar. Bu kadar pahalılık içerisinde suyun ücretsiz olmasına gerçekten şaşırdım.

2 Nisan 2012 Pazartesi

Kendin Pişir Kendin Ye

    


   Bu hafta size çocukluğumun her hafta sonu nerede geçtiğini anlatacatağım. Çocukluğum Bahar Country denen yerde geçti. Orası neresi diye soran kişiler için hemen söylüyorum. Şehir merkezine dört km uzaklıkta olan Bahar Country, doğanın tüm renk tonlarını taşıyan orman içinde kurulu Bahar Country bir doğa harikası. Cumartesi- Pazar ailecek gidip şehirden uzakta bir yerde doğayla iç içe piknik yapmak istiyorsanız enfes bir yer. Aslında burası yeşil alana kurulmuş bir işletme. Bir tarafında herşeyinizi kendiniz getiriyorsunuz. Etinizi, salatanızı, mangalınızı .. burası için ayrılmış bir bölüm. Bahar Country'nin burdan bir kazancı yok fakat bütçesi kısıtlı olan ve haftasonu şehirin kirli havasından kaçmak isteyen vatandaşlarımız için burayı tutuyor bu işletme. Ben hep diğer kısmına gittim. Diğer kısmı 2 bölümden oluşuyor bir taraf arka kısım şelalelerin olduğu, yeşillikler arasında yürüme parkuru olan, yeşillik dolu ve su sesleri arasında geçirebiliceğiniz bir bölüm. (daha sessizdir bu bölüm öteki yerlere göre :) ) Öteki kısım ise daha çok çimlerde oynayabiliceğiniz ve de hayvanlarla iç içe olduğunuz bir yer. Gerçekten hayvanlarla iç içesiniz diyorum çünkü maymunundan tutun tavuzkuşuna kadar bir hayvan çeşitliliği mevcut. 




   Kahvaltı etmek isteyenler için; Üç ayrı şöminesi ve doğa ile bütünleşen manzarasıyla keyifli saatler geçirebileceğiniz Bahar Country'nin restoranında:   cumartesi ve pazar günleri, 10:00'dan saat 13:00'e kadar açık büfe kahvaltı,13:00'ten sonra Barbekü ve Alakart servisi saat 01:00'e kadar devam ediyor. Açık büfe kahvaltı kişi başı sadece 25 TL. Eğer dışarıda yeşillikler arasında kahvaltı etmek isterseniz o da sizin tercihiniz. Fakat havalar daha ısınmadığından içerisini öneriyorum ben size. Onlarca sıcak ve soğuk yiyeceğin yer aldığı kahvaltı büfesinde, ev yapımı ekmek çeşitleri, börek ve çörekler Bahar Country'nin taş fırınında, odun ateşinde pişerek sıcak olarak servis ediliyor. Kahvaltıya ara verip orman içinde yürüyüş yapmak ise ayrı bir keyif. Bahar Country içinde farklı bir çok hayvanın beslendiği mini hayvanat bahçeleri çocuklarınız için doğa içinde olmak, hayvanları yakından görmek farklı bir eğlence.




   Kahvaltıdan sonra isterseniz tüm gününüzü Bahar Country'de geçirebilir, kahvaltı sonrası yaptığınız yürüyüşün ardından, ister açık alanda ister restoran içinde  tüm et çeşitlerinin yer aldığı barbekü ve alakart servisi ile güne devam edip keyifli bir hafta sonu geçirebilirsiniz. 




Biz genellikle öğlene doğru gidiyorduk. Hem oynayıp hemde babam restaurantın getirdiği etleri ve tavukları mangala atıyordu. Benim için küçükken bu manzara enfes bir görüntüydü. Babamın et pişirmesi annemin garsona eksikleri söylemesi ben ve kardeşimin oyun parkında oynayıp hayvanlara yemek vermemiz .. Aslında şuan o günleri çok özlüyorum. Restaurantta isterseniz; salatadan tutun envai çeşit her yemek mevcur. Siz etleri pişirirken zaten acıkanlar için baya bir şeyler geliyor ortaya. Isınan havaların keyfini çıkarmak istiyorsanız burası doğayla bütünleşmiş harika bir yer :) Şimdiden tadını çıkarın

27 Mart 2012 Salı

Chance Cafe Fenerbahçe

Chance Cafe önden görünüşü
  Fenerbahçe'ye bu aralar çok gittiğimden fenerbahçedeki restaurantları yazıyorum. Chance Cafe normal bir cafe aslında sadece artı olarak sahilde olması, manzarası ve çok şişik fiyatları olmaması. Yoksa pek bir artı özelliği yok. Yani Fenerbahçe semtine gelip özellikle burası gidilmesi gereken bir yer diyemem.


  Yemek menüsü geniş her çeşitten yemek bulmak mümkün. Ben burada genellikle köri soslu tavuk yiyiyorum. 13TL fiyatıda. Aslında diğer işletmelere göre porsiyon bakımından bu fiyat iyş bir fiyat. Porsiyonlar büyük. Körü soslu tavuğun yanında; pilav, patates kızartması(ben genellikle patates kızartması yerine püre istiyorum. İkisini de isteyenler için püreye ekstra bir para almıyorlar haberiniz olsun), yeşillik geliyor. Doyurucu bir porsiyon fakat kesinlikle beğenmediğim bir olay yemekte tavuktan çok mantar olması. Aşırı derecede mantar koymuşlar. Ben mantar sevmediğimden mantarları bir kenara ayırdım yerken. Birde baktım ki meğersem bütün porsiyon mantardan ibaret içinde azıcık göstermelik tavuklar varmış. Böyle bir işletmeye pek yakıştıramadım doğrusu. Hani acaba fiyatı uygun diye mi böyle bir tavuk kıtlığına gitmişler anlayamadım. Bunlara rağmen normal bir öğle veya akşam yemeği için gidilebilecek sıradan bir mekan Anadolu Yakası'da Fenerbahçe'deki Chance Cafe :)

Benim yediğim porsiyon. Mantarlar gözüküyo baya bi

Taksim Bambi Cafe

   Döner ve ıslak hamburger denince akla ilk gelen semt Taksim'dir heralde. Sıra sıra dizilmiş dönercileri ile meşhur olan Taksim'den geçerken acıkıp kendinizi bir muhakkak bir dönerciye attığınız ender yerlerdendir.


Taksim Bambi Cafe'nin ön görüntüsü


   Taksim Bambi Cafe'de bunlardan bir tanesi. Okuldan çıktığımızda shuttle bizi Taksime bıraktığı için bu semtte yemek yiyiyoruz hep. Uğrak noktamız haline gelen Bambi Cafe'yi anlatacağım bugün. Bambi Cafe efsanesinin arkasında 1955 yılında Rize'nin Çayeli ilçesinde dünyaya gelen Mustafa Güner'in imzası bulunuyor. İlkokuldan itibaren çalışmaya başlayan Mustafa Güner, 1974 yılında hayalini gerçekleştirerek İstanbul'un Beyoğlu ilçesinde, Sıraselviler 20 numarada bulunan ilk Bambi Cafe'yi faaliyete geçirdi. Dürüst ve titiz çalışma disiplini ile kısa zaman içinde Beyoğlu ve çevresinden başlayarak ciddi bir hayran kitlesine kavuşan Bambi Cafe, Beyoğlu müdavimlerinin de uğramadan geçemedikleri bir yer haline geldi. Mustafa Güner'in bütün ayrıntılarıyla ilgilenerek, yiyecek içecek sektörünün efsanesi haline dönüştürdüğü Bambi Cafe, şimdi babalarından aldıkları ilhamla dört çocuğu tarafından devam ettiriliyor. Bambi Cafe tam 38 yıldır lezzet ve kalitesi ile öncü, hizmet ve ürün çeşitliliği ile Türkiye'nin en yenilikçi fast-food markası olma ayrıcalığını koruyor.




   Bambi Cafe birçok turistin de uğramadan ülkeden ayrılmadığı bir yer. Dönerleri bir enfes. Ben her yerde et döner yiyemem fakat burası et döner konusunda baya başarılı. Benim genellikle tavuk pide döner ve ıslak hamburger yiyip açık ayran içtiğim bir yer. Bambi Cafe'nin bir özelliği de söylemeden geçmek istemedim, bir sürü meyve ve sebze ile içecek karışımları. Enerji içeceklerinden tutun çok değişik karışımlar var. Ben pek bu karışımları beğenmesemde içlerinde tavsiye edebiliceğim Havuç-Portakal olur. Ben dönerin ve bu çeşit yemeklerin ayran ile içilmesinden taraftarım :) Taksim Bambi Cafe'ye uğramadan dönerin ve ıslak hamburgerin tadına varamazsınız..
Tavuk Döner Porsiyon da iyi bir seçenek

Vazgeçilmezim ! Islak Hamburger

Arnavutköy Sosyal Tesislerinde Bir Pazar Sabahı

   Belediyenin sosyal tesisi diyince akla hep kötü, dökük ve hizmeti çok köyü olan yerler gelir. Fakat burası bunun tam tersine, tabularınızı yıkacak bir mekan. Geçen pazar annemin zoruyla gittiğim fakat gerçektemn çok beğendiğim bir yer.



   Arnavutköy, konum olarak sahil bir yerdir. Belediyenin tesisleride tam olarak sahilin ordadır. Bodrum Mantı'nın karşısında kocaman beyaz bir bina. Bahçe ve iç mekan olmak üzere ikiye ayrılan bu mekan gerçekten 5 yıldızlı restaurantları aratmayacak biçimde bir yer. İçeriye girdiğinizde sizi sanki çok lüks ve pahalı bir restaurantta kahvaltıya gelmişsiniz gibi karşılıyorlar. İlgi, alaka süper. Bütün garsonlar var gücüyle size hizmet ediyorlar. Tabiki de bunu görünce ben ve kardeşim baya şaşırdık. Bahçe kısmı daha kapalıydı Nisan aynın başı gibi açılacakmış ama iç mekanda baya hoş bir yer. Alt kat deniz manzaralı fakat üst kat bina manzaralı. O yüzden de üst kat hep bomboş. Alt katta yer bulamayınca garsonlar seferber olup bize yer bulma konusunda epey yardımcı oldular.



   Ve kahvaltı başlasın .. Kahvaltı tabağı kişi başı 10 TL. Bence bu fiyata başka bir yerde kahvaltı etmek mümkün değil ki 2 blog öncesine bakarsanız Happy Moon's Fenerbahçe'de bir kahvaltımı yazmıştım. Tabikide orası özel işletme olduğundan pahalı. 10 TL fark ediyor iki kahvaltı arası. Gelelim kahvaltı tabağının içeriğine; aslına bakarsa kahvaltı tabağı çok doyurucu değil çünkü herşeyden 1 tane var ve çok küçük. Haliyle burası belediyenin yeri olduğu için böyle küçük porsiyonlar yapmışlar. Yanında menemen, omlet, sucuklu yumurta, paçanga böreği, sigara böreği de söyleyebiliyorsunuz ki bence söyleyin çünkü biz doymadık :) Ben sadece menemen aldım çok aç olmadığımdan. Bu arada çay sınırsız bu çay severler için iyi bir olay. Portakal suyu içtim ben ordayken be portakal suyunun tadı gerçekten güzel ve 3 TL. Başka hiç bir yerde bu kadar ucuza içemezsiniz.

                                                                    Kahvaltı Tabağı

   Garsonların ilgi ve alakasından bahsetmiştim. Her konuda garsonlar canla başla çalışıyorlar. Büyük ihtimalle "Belediye iyi çalışıyor" mesajını insanların akıllarına sokmak için bu. Garsonundan otoparkçısına herkes güler yüzlü. Ama şunu söylemeden geçemicem; orada çalışan yaşlı bir garson var. Dedem yaşında ve ona sipariş verirken içim acıdı ne biliyim utandım bana hizmet ettiği için. Benden size tavsiye genç olanlara sipariş verin :) Şimdiden bu yaz ayınca güzel deniz manzarasının ve boğazda kahvaltının keyfini çıkarmanız dileği ile :) Afiyet olsuuuun

SushiCo Kanyon

    




    Sushico, 1997’den bu yana Suadiye, Levent İş Kule, Nişantaşı, Koşuyolu, Kemerburgaz, Kanyon, Ataköy, Bahçeşehir, Astoria AVM, Ankara, Girne ve son olarak Palladium’da ki restaurant zincirleri ile en lezzetli uzakdoğu yemeklerini sunmaya devam etmektetir. Belkide yabancı bir kültürün mutfağıyla ilk tanışmanız için iyi bir mekan seçimi. Çin Japon ve Thai mutfağından yemeklerin yer aldığı geniş bir menüye sahip olan Sushico’un spesiyalleri  olarak özel Sushi rollar, Tatlı - Ekşi soslu Tavuk,kuşkonmazlı dana eti,pekin ördeği, teriyaki soslu somon ve Kızartılmış Dondurmayı öneriyorum ben size.





    Ben bugün size Kanyon şubesini anlatıcam. Kanyon zaten bir alışveriş merkezi olmakla beraber bir çok farklı yemek kültürünü de içinde barındıran bir AVM'dir. Alışverişten çok buraya herkes gibi bende farklı lezzetler tatmaya gidenlerdenim. Bloglarımda çoğunlukla zaten gördüğünüz gibi Kanyon AVM'den restaurantlar yazıyorum. Bunun nedeni, hem evime çok yakın olması hemde en sevdiğim AVM olmasından kaynaklanıyor. 





    Sushico, benim en sevdiğim Çin-Japon ve Thai restaurantı. Yemeklerin tadı çok yerinde ve güzel. Menü zengin çünkü mesela sushi sevmeyen oldukça insan var ülkemizde. Tabiki bu çok doğal çünkü alışık olmadığımız bir tat (Türk damak tadınada pek uyduğu söylenemez). Sevmeyenler için alternatif bol. Benim sushi haricinde en severek yediğim lezzet tabikide noodle. Tatlı-Ekşi soslu tavuğuda unutmayalım tabikide :) İkisi favorilerim arasında ve kesinlikle önerebiliceğim, türk damak tadına uyabilicek lezzetler. Sushi için aynı şeyi söyleyemiyorum tabikide çünkü az bir kesim sushi'yi severek yiyiyor.  Unutmadan önceki blogumda da Cevahir AVM'den bir çin lokantası yazmıştım, burdada kesinlikle önerebiliceğim lezzet benim vazgeçilmezim Çin mantısı ! Bir öneride daha bulunucak olursam , genellikle bu Çin-Japon mutfaklarının çoğunda bizim bildiğimizi sandığımız (adı türkçe geldiği için) fakat çok değişik tadı olan Sebzeli Pilav. Bu pilav emin olun türk pilavıyla yarışabilir. İnanılmaz bir tadı var. Şiddetle tavsiye ediyorum bu lezzetide. 






21 Mart 2012 Çarşamba

Happy Moon's Fenerbahçe

   Geçen hafta cumartesi yine Anadolu Yakası'ndaydım. Arkadaşım beni karşı tarafın belkide en güzel yeri fenerbahçe sahiline götürdü. Tabi sahile gelmişken o mis gibi deniz havası ve güneşli hava varken kendimizi sahile yakın kahvaltı edilebilicek en güzel yer olan Happy Moon's a attık. Sol tarafımız marina olduğundan bir sürü yelkenli vardı. O güzelim güneşli havada orada kahvaltı etme imkanım olduğu için çok mutluyum. 


  Happy Moon’s Cafe & Restoran’ın Fenerbahçe şubesi; 110 yıllık, bahçe içinde, Fenerbahçe’nin muhteşem marina manzarasına karşı tarihi bir köşke taşındı. Retro tarzı döşenen iki katlı köşkün dekorasyonu 60’lı ve 70’li yılları yansıtıyor. Köşk Happy Moon’s’un 120 kişilik iç mekanı, 300 kişilik de bahçe kapasitesinin yanı sıra vale hizmeti de bulunuyor.  Happy Moon’s ilk olarak akıllarda “cafe” olarak algılansa da; her türlü damak zevkini düşünerek özenle hazırlanan İtalyan ve Meksika ağırlıklı lezzetler, Happy Moon’s aşçılarının elinde şekillenerek servis ediliyor.


Happy Moon’s Cafe & Restoran’ın mutfağındaki tüm ürünler organik ve günlük olarak satın alınıyor. Et ürünleri 29 gün dinlenme aşamasından sonra müşteriye sunuluyor. Tüm ekmek çeşitleri Happy Moon’s’un reçetesine göre özel bir fırında üretiliyor. Sosların hepsi Happy Moon’s’un mutfağında bizzat aşçıları tarafından hazırlanıyor. Hiçbir yerde bulamayacağınız “konkek” ise Happy Moon’s Cafe & Restoran’ın favori garnitürlerinden…

Köşk Happy Moon’s Cafe & Restoran’da Meksika’nın meşhur tekilasından, şarap ve kokteyl menüsüne kadar uzanan zengin içki çeşidi yer alıyor.   Geleneksel hale gelen her gün saat 14:00’a kadar süren meşhur kahvaltısı  “Köşk Happy Moon’s’ Cafe & Restoran’da da sürüyor. Happy Moon’s Cafe ve Restoran’ların en önemli özellikleri arasında menülerinin büyüklüğünün yanında fiyatlarının küçük orantıda olması.

  Gelelim kahvaltıya, kahvaltı tabağı güzel ve 20 TL. İçinde; zeytin, cheddar peyniri, beyaz peynir, kaşar peynir, şokella, bal, tereyağı, çilek reçeli, simit, domates, salatalık, hellim peyniri, yumurtalı ekmek, sosis kızartma, yumurta, salam, dana jambon, tavuk jambon ve daha bir sürü hatırlayamadığım şey. Kahvaltı tabağı oldukça zengin bir içeriğe sahip. Yanında omlet, menemen gibi şeyler de istiyorsanız bunlarda ortalama 6 TL civarı. Kahvaltı tabağı aldığınızda çay sınırsız oluyor ve belkide en güzel yanı bu. Çay çünkü kahvaltının vazgeçilmez bir unsuru haline gelmiştir ülkemizde. Bu da bize kahvaltı ederken ekstra bir çay parası vermeyeceğimiz anlamına geliyor. Köşk yenilendiği için marina da ki kahvaltı yeride yenilenmiş. Uzun lafın kısası Fenerbahçe Happy Moon's karşı tarafta kahbaltı edilecek ender güzellilte olan bir yer. Ben bu hafta yine oradayım hepinizi 
bekliyorum :) 



Hot Plate



 Adından da anlaşılabileceği gibi "sıcak tabak" olan bir restauranta gittim geçen cuma. Anadadolu Yakası'nda caddebostan semtinde olan bir yer. Ben pek karşı tarafı bilmediğimden arkadaşım götürdü beni. Mekan CKM'nin (Caddebostan Kültür Merkezi) karşısındaki ilk yer. Küçük ama bir o kadar da şeker bir yer burası.
 
   Mekan küçük olduğundan içerisi kalabalık olduğunda nasıl hareket ediyorlar gerçekten bilmiyorum. Bizim gittiğimiz saat oranın en boş olduğu saatmiş. Genellikle plazalardan çıkanlar uygun fiyatlı diye burayı epey bir tercih ediyorlarmış. Fiyatlar pahalı değil. En pahalı yemek 17 TL. Menüsünde bol çeşit var. Bir de menünün en ön kapağında en çok tercih edilen yemeklerin bir listesi var. Aslında bu hem güzel hemde kötü bir şey. Çünkü damak tadı herkesden herkese değişebilir. İçecekler uygun fiyatlı hani öyle diğer restaurantlardaki gibi 6-7 TL arası değişmiyor. Yanlış hatırlamıyorsam 2.9 TL idi.

   Gelelim bu mekanın en meşhur yemeği olan; yoğurtlu köfteli hot plate. Bu buranın en çok tercih edilen ve en çok tutulan yemeğiymiş. Ben oturduğumda tam menüye bakıcakken arkadaşım Ceren bana hiç bakma buranın en güzel ve meşhur yemeği bu dedi ve ben aslında kendim hiç bişi bilmeden arkadaşıma güvenerek bu yemeği söyledim. Aslında güvenmeklede doğru yapmışım ki yemek muhteşem geldi. Köfte bildiğimiz kıymadan yapılmamış öyle sanıyorum ki içinde değişik baharatlar var. Domates sosu, kızarmış ekmek ile birlikte tereyağlı bir köfte geliyor.  Tadı çok değişik ve baharatlı. Sosu da bir o kadar güzel. Aslında biraz yoğurtlu köfteye benzemiyor değil. Tek faklılığı bunun kıymasının içindeki baharatlar ve sosu sanırım :) Menüde çok çeşit yemek var fakat ben size buranın bu meşhur yemeğini öneririm. Çünkü menüde olanlar her restautantta olan klasik şeylerden ibaret. Farklı tatlar denemek isteyenler için bu yemek oradaki en güzel seçeneklerden biri. 

   Herşey güzel fakat porsiyonlar küçük :( buranın belkide tek kötü tarafı bu. Yemek yemeğe geldiğimde o kadar aç olmadığımdan doydum fakat o kadar aç olmamama rağmen yemeği yanında getirilen ekmek ile yemek zorunda kaldım. Çünkü normal aç olan bi insan doymaz. Ya yemeği double porziyon söylemeniz lazım ya da yanına yardımcı bir yemek söylemeniz lazım. Ancak o zaman doyabilirsiniz. Şimdiden afiyet olsun :)

4 Mart 2012 Pazar

Victoria's Secret Türkiye

  

  Dünyaca ünlü iç çamaşırı ve güzellik ürünleri perakendecisi Victorias Secret, Türkiye'de ki ilk mağazası Nişantaşı City's AVM'de açıldı. İkinci mağazası olan Cevahir AVM'dekinden bahsedicem ben bugün size.

  Victoria's Secret Beauty and Accessories mağazası, küçük, içerisi çok kalabalık olmayan ve de burada ne satıldığını gerçekten anlamayanların ama sadece merak için insanların girdikleri bir mağaza. Ben de bugün meraktan girdim Cevahir AVM'dekine. İçeride sadece; bir laç çeşit kilot, aksesuarlar, cep telefonu kılıfları, laptop çantaları, iphone ve ipad kılıfları, çanta, cüzdan, ve anahtarlık gibi aksesuar çeşitleriyle makyaj malzemeleri ve de bir kaç çeşit bavul var. Mağazanın her yerinde gereksiz bir vücut spreyi fazlalığı mevcut. İçerideki güvenlik elemanlarının erkek olması bence daha muafazakar kadınları biraz irite edebilir çünkü güvenlik görevlileri ve siz dip dibesiniz. Bir beğenmediğim konu ise içeride iç çamaşırı olmaması. Bizim yıllardır defilelerini izlediğimiz bu marka Türkiye'ye iç çamaşırı getirmemiş. Ya da farklı giyim eşyaları. Beni bu gerçekten çok üzdü. Bir diğer konu ise; herşeyin sadece marka olduğu için gereksiz pahalı olması. Bir ipad çantası 100 küsür TL. Cidden değmicek kalitede ve sadece üzerinde "Vicroria's Secret" yazıyor. 

   Merak edenler için Victoria's Secret'ın bir diğer mağazası İstinye Park'da da yakında açılacaktır.


The Great Dong Fang




  Çin yemeği sevmeyenlerin ve önb yargısı olanların mutlaka bu yazıyı okumalarını öneriyorum. The Great Dong Fang, Cevahir AVM'de en üst katta olan bir restauranttır. Yemekleri gayet lezzetli ve de insanı içeriye çeken bir açık büfesi vardır. Açık büfe fiyatı da uygun denilebilir. Eskiden 10 TL olan açık büfe şimdilerde ete ve tavuğa zam gelmesinden dolayı 14 TL olmuştur. 


      Yemekleri gayet lezzetli demiştim ve bunun yanısıra çin yemeğine ön yargıyla yaklaşanlar bu yazıyı okusun demiştim. Çünkü bu restaurant Türkiye'deki çoğu çin restaurantı gibi yüzde yüz türk damak tadına uyarlanmış bir yerdir. O yüzden çin lokantası niyetine gidilmez de, arada bir değişik bir şeyler yemek için gidilebilir. 






    Açık büfedeki yemek adlarını ilkn defa duyuyor olabilirsiniz bu da tabikide doğal bir şey. Ama emin olun bizim milletimizin damak tadına uymayan hiç bir şey çok diyebilirim. Noddle başta olmak üzere her yemek çok lezzetli. Ama benim favorim noddle tabikide :) gelelim açık büfe menüsünün içeriğine; genellikle tavuk ağırlıklı olan bu açık büfede bir ya da iki çeşit hindi yemeğide vardır. Lezzetli ve sağlıklı olması açısından tavuk daha çok tercih edilmiş bence. Tavuğun her çeşidini bulmanız mümkün; acılı tavuk kanatları, tatlı-ekşi soslu tavuk, soya soslu tavuk, tavuk köftesi bunlardan birkaçı. 


   Gelelim size burada kesinikle tavsiye edebiliceğim yemeğe. Çin mantısı !! Hiç bir yerde bu kadar güzel bir mantı çeşidi yememişsinizdir emin olabilirsiniz. Mükemmel bir tadı olan bu yemek benim buraya götürdüğüm herkes tarafından çok beğenilmiştir. Ben baya bir restaurantta yemek yemiş olduğumdan size kesinlikle buradaki Çin Mantısını öneriyorum. Ama ilk yemek aldığınız zaman alın çin mantısını çünkü hemen tükeniyor herkes tabağına alıyor ve de bu mantıdan restaurant azar azar yapıyor.Şimdiden afiyet olsun :) 


                                               En alttaki Çin Mantısı ! Mutlaka deneyin