31 Ekim 2011 Pazartesi

Pilav - Tavuk Arabaları

Seyyar Pilav Arabası
     Bugün bir değişiklik yapıp sizi farklı bir yemek kültürü ile tanıştırıcam. Bugün anlatacağım bir restaurant ya da çok lüks ve pahalı bir yemek değil aksine Türk kültüründe belkide en sevilen yemeklerden biri "tavuk-pilav-nohut" üçlüsüne göz atacağız. Maslak civarlarında bir ödevim vardı. Maslak a gitmişken oranın en meşhur yemeğinden yememek olmaz dedim ve maslağın bitimindeki, köprü altındaki seyyar pilav arabasına doğru yöneldim. İnanılmaz bir sıra vardı. Aslında en çok dikkat ettiğim nokta; her meslekten insana hitap etmesiydi. Plazada çalışan kişilerden tutun sanayide çalışan kişiler, taksi şöförleri, öğrenciler vardı. Yemek güzel olup keseye de uyunca herkesin yiyebiliceği bir yemek haline gelmiş orda nohut,pilav ve tavuk üçlüsü. Sırada beklerken,bembeyaz tane tane pilav, üstüne kalınca bir kat nohut, üstüne yine pilav…en üstte didiklenmiş tavuk parçaları enfes bir görsel şölen oluşturuyor sırada bekleyenlere. İnsan bunları gördükçe daha da acıkıyor adeta. yanında sevenler için acı biber ve ketçap da bulunuyor. Ben pek bu ikisini tercih etmesemde çoğunlukla erkekler bu ikisini çok tercih ediyor.



         İlk başta "ıyyk burdan pilav mı yenir" demiştim kendi kendime ama zaman ilerledikçe pilavın kokusu daha da yayıldıkça bu söylediğimden vaz geçiyordum. Sonunda pilavımı ve yanında olmazsa olmazı ayranımı almıştım. Oturacak yer olmadığından, seyyar pilav arabasının sahibi yerlere küçük minderler atmıştı. Bende ayranımı yanıma alıp onlardan bir tanesine oturdum ve yemeğimi yemeğe başladım.İlk başta bu kadar fazla pilavı yiyemem desem de 5 dakika sonra tepeleme pilavdan eser kalmadı :) Asıl benim dikkatimi çeken bi olayda; pilav arabasının sahibi ustanın kulağında bluetooth kulaklık olması ve dışardan paket servisleri bu yöntemle sipariş alması. Bana bu çok ilginç geldi açıkçası sanki bi kültür çatışması  var gibi. Baktığımızda; seyyar pilav-tavuk arabaları çok eskiye dayanıyor. E haliyle insanlarda bu tarz şeyleri hala çok ilkel buluyor(ki bende öyle bulmuştum ilk başta bu kulaklığı görene kadar). Bu yüzden de bana çok enteresan geldi. Pilav-tavuk arabaları bile çağa ayak uydurmakta hiç gecikmemiş. Pilavcı arabası çok kalabalık olduğundan bi de ustanın yanında yardımcısı var. Aslında herşeyi bu yardımcı ayarlıyor. Paket servisleride müşterilere motor ile götürüyor. 
    Bir yemek olarak pilav-nohut-tavuk kültürü üst tabakanın pek bilmediği bir şey olsada bence her İstanbullunun hayatında bir kere yemesi gereken bir yemek. Fakir işi gibi gelebilir bazı insanlara ama emin olun tat konusunda mükemmel. Pahalı restaurantlarda yediklerinizi 10a katlar hatta diyebilirim :) bu kadar size yemeği anlattım e fiyatı ne kadar tuttu diyebilirsiniz. Çok şaşırıcaksınız ama pilav 2,5 TL , ayran 1 TL. Toplamda 3,5 TLye karnımı doyurmuş oldum :) Çok ucuz aslında diğer restaurantlara kıyasla. Yazımı bitirirken bir şey belirtmek istiyorum. Akşam internete girdim ve küçük bir araştırma yaptım. Avrupa Birliği bu seyyar pilavcılara karşıymış. Ben bunu öğrenince biraz üzüldüm açıkçası. Çünkü hem seyyar araba sahipleri işsiz kalıcak hem de bu lezzeti bu fiyata yiyenler bu arabalar kalktığında ne yapacak? İşte en can alıcı sorun bu bence.. Neyse eğer bir gün bir seyyar pilav-nohut-tavuk arabası görürseniz bir İstanbullu olarak mutlaka bir kere tadın :) Afiyet olsun

30 Ekim 2011 Pazar

Japon Mutfağı Sevenler Buraya :)

chicken katsu curry

Japon Mutfağını sevmeme ön ayak olan bir restaurant hakkında konuşucam bugün. Kanyon AVM de ki en sık gittiğim, Japon Mutfağı temalı "Wagamama" belkide bu mutfağın en iyi temsilcilerinden. Kendilerine noodle uzmanı diyorlar. Aslında bu konuda pek de haksız sayılmazlar. Noodle yediğim ender yerlerden bi yer. Herhangi bi restaurantta bir noodle yediyseniz emin olun burdaki yiyeceğinizle arasında çok büyük fark var :). Yazımın başında şunu da belirtmek istiyorum. Menüsü çok zengin ve abartılıcak kadar da pahalı değil. 2 kişi gittiğinizde 60-70 TL ye çıkabilirsiniz. Kanyon Wagamamadan içeri girdiğinizle sizi güler yüzlü elemanlar karışılıyor ilk başta. Nereye oturucağınızı söylüyorlar. İster açık terasına, isterseniz de kapalı tek sıra halinde dizilmiş tam bir japon masasını andıran masalara oturabilirsimiz. Menüyü elinize aldığınızda, size inanılmaz bir garson yardımı geliyor. Her yiyeceği sorabiliyorsunuz çekinmeden ve garsonlar da bıkmadan her şeyi anlatıyorlar yemek hakkında. Tabi bu ilk gidenler için çok iyi bir şey. Çünkü insan farklı bir ülkenin mutfağının temsil edildiği bir restauranta gittiğinde kendini hiç alışkın olmadığı bir menünün, bir yemek karmaşasının içinde buluveriyor :) Benim ilk gidenlere tavsiyem "chicken ramen". Bu yemek tavuk sulu ramen noodle içinde marine edilmiş tavuk göğsü dilimleri, mevsim yeşillikleri olan kase içinde yenen bir yemek. Ama benim favori yemeğim " chicken katsu curry". Ben her gittiğimde mutlaka bundan yerim. Beni en çok etkileyen yemek budur Wagamama da. İçinde; panko ekmekleri ile panelenip kızartılmış tavuk filetolar var. Köri sosu ve japon pilavı var(bu pilavda açıkcası ne yağ ne tuz var. Pek Türk damak tadına uymasada denenmesi gereken bir pilav bence). Bunların yanı sıra çok değişik, pek alışkın olmadığımız akdeniz yeşillikleri üstüne enteresan bi sos ile japon turşusu dedikleri bi sos var. Sosun çok ağır kokan bi aroması var. Benim hoşuma gidiyor fakat bazılarının hoşuna gitmeyebilir. Ana yemeklerden önerebiliceğim lezzetler bunlar.Ortaya yine tavuklu bir yemek olucak aslında ama söylemeden geçemeyeceğim. " Tori kara age" bu yemek; soya sosu, kekik ve zencefil ile marine edilip yaşda kızarmıs tavuk budu parçalarından oluşuyor. Sosunda; baharatlı sarımsaklı soya sos var. Üstüne japonlara özel minik limonlardan sıkınca tadı enfes oluyor. Bu kadar yemeğin üstüne tabikide bir tatlı çok iyi gider diyip bir de tatlı menüsüne göz atmayı unutmayın. Tatlı menüsü pek genis değil. Hep aynı tatlılar var gibi geliyor insana ki bence öyle. Tatlılardan şunu yemeden gitmeyin diyebiliceğim bi lezzet yok açıkçası ama ben "sıcak çıkolatalı kek" tatlısını denemiştim. Kekin içinde akışkan çikolata var tek özelliği o bence. Hatta ben yerken dilimi yakmıştım :) aman dikkat yerseniz eğer içindeki çikolata çok sıcak dikkat edin derim ben. Yazımı bitirmeden önce bi konuya değinmek istiyorum. İlk gittiğinizde garsonların ilgilinde çok memnun kalıyorsunuz. Ama çok sık gittiğinizde aşırı ilgi sizi bunaltabilir. 5 Dakika da bir yemek nasıl beğendiniz mi gibi sorulara mağruz kalıyorsunuz. Hatta bi gün başıma gelen bir şeyi paylaşmak istiyorum sizinle. Yemeğimiz bitmis hesabı istemiştik. Bir garson hesabın altına cep numarasını yazmış. Ben çok rahatsız olmuştum bundan.  Bu gibi olaylar müşterileri buradan soğutmak adına yapılıcak bir şey. Olumsuzluklar haricinde, Japon Mutfağını merak edenler için gidilebilicek güzel bir yer Kanyon Wagamama.

24 Ekim 2011 Pazartesi

Kendi Karışımını Kendin Yarat

Gitmekten çok keyif aldığım, yedikçe yiyesimin geldiği İstinye Park AVM de ki Go Mongo restaurantından bahsedicem bugün size. Go Mongo adından pekı anlaşılmasa da bir Moğol restaurantı. Hiç Moğol mutfağından tatmamış olanlar " ıyyk Moğol mutfağıda ne" diyebilir. Fakat herkesin gitmesini şiddetle tavsiye ettiğim bi yer. Restauranttan ilk içeri girdiğinizde çok sıcak bir karşılama ile karşılanıyorsunuz. Bu zaten yemek yeme isteğinizi arttırıyor ilk başta. İçeri doğru ilerlediğinizde, farklı konsepti ile sizi adeta büyülüyor mekan. Yöresel dizaynı zaten sanki gerçekten bir Moğol restaurantında yerinde yemiş gibi hissettiriyor size. İçeride ve dışarıda terası olmak üzere mekan ikiye ayrılıyor. Eğer sigara içmek ve bu aylarda donmak istiyorsanız terası öneriyorum :) neyse geçelim menüye. Menü bi kere çok zengin. Bir sürü yemek arasından ne seçeceğinize karar veremiyorsunuz. Başlangıç olarak, kadayıfa sarılı jumbo karides güzel gidebilir. Aman dikkat porsiyonlar baya büyük :) eğer sırf başlangıç ile doymak istemiyorsanız ben pek başlangıç söylemenizi tercih etmiyorum. Direk ana yemek olan "Mongolian Barbeque" denilen o mükemmel yemeğe geçmenizi öneririm. Mongolian Barbeque adından da anlaşıldığı üzere bir Moğol tadı. İlk başta bu yemeği söyledik elimize kase ve bir minik bayrak tutuşturdular diyosunuz. Bi afallama oluyor orda. Hiç utanmayın başta bende napıcağımı bilememiştim :)
Kasenizi ve minik bayrağınızı alıp girişteki "dondurulmuş" gıda bölümüne geçiyorsunuz. Hala şaşkınlık içindesiniz tabi doğal olarak çünkü herşey donmuş bir vaziyette. Neyse gelelim içine koyucaklarınıza. Gerçekten çok zengin çeşitli bir açık büfe. Ne ararsanız var. Kuzu eti,dana eti, hindi eti, balık, karides, tavuk.. gelelim sebze bölümüne: mısırların her çeşidi, biberler, soğan, brokoli, bürüksel lahanası, havuç, patates,kabak.. hani şuan sayamayacağım kadar sebze. Herşeyi kafanıza göre koyduktan sonra güler yüzlü görevli arkadaşlar size "Hangi sosu istersiniz?" diye bir soru yöneltiyor. İlk denemenizde yardım almanız daha iyi tabi :) yoksa hangi sos nasıl neye gider bilemiyorsunuz. Eriştenizin üstüne sosları ve baharatları döktükten sonra o elinizdeki o verdikleri minik bayrağı (üstünde adınız yazılı) doldurduğunuz kasenin üzerine saplıyosunuz. Yuppi artık yemek hazır :) şimdi gelelim benım favorime. Ben kasemin içine; tavuk eti ve dana eti koyuyorum. Sebze olarak; soğan, yeşil soğan, kırmızı ve yeşil biber, mısır(tane ve minik olanlardan), birazcık patates ve kabak koyuyorum. Sos olarak da tatlı-ekşi, krema ve soya sosunı tavsiye ederim. Baharatlar içinde fesleğen ve zencefil önerebiliceğim baharatlardan. Herşey bittikten sonra garson önünüze kocaman bir tabak dolusu erişte (noddle) getiriyor. Bi bakmışsınız 5 dakika önce seçtiğiniz yiyecekler pişmiş halde önünüzde. Yazarken bile canımın çekmesini sağlayan bu yemeği herkese tavsiye ediyorum.

Gelelim yemeğin en tatlı kısmına. Tatlı bölümünden şiddetle tavsiye edebiliceğim tek tatlı "Mangolu Suffle". bu yemeğin ardından yenebilicek ender güzel tatlılardan. Tadı çok hafif kesinlikle insanın içini baymıyor.Uzun lafın kısası "kendi karışımını kendin yarat" konsepti ile beğeni toplayan bi yer. Herkese tavsiye ederim. Şimdiden herkese afiyet olsun :)